Türkiye’de antikomünist faaliyetler: Propaganda araçları, teşekküller ve portreler

İkinci Dünya Savaşı’nın nihayete ermesinden sonra Amerika, Sovyetlerin Batı Avrupa’da ve Ortadoğu’da etkisini kırmak için hummalı çalışma içerisine girmişti. ABD, Sovyetlerin etkisinin önüne geçmek ve bazı devletleri Sovyetlerin muhtemel saldırılarından korumak için çeşitli yardımlarda bulunmuştu. B...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Şimşek, Abdulazim
Other Authors: Ertan, Temuçin Faik
Format: Doctoral or Postdoctoral Thesis
Language:Turkish
Published: 2019
Subjects:
ABD
Ön
Online Access:https://hdl.handle.net/20.500.12575/41997
Description
Summary:İkinci Dünya Savaşı’nın nihayete ermesinden sonra Amerika, Sovyetlerin Batı Avrupa’da ve Ortadoğu’da etkisini kırmak için hummalı çalışma içerisine girmişti. ABD, Sovyetlerin etkisinin önüne geçmek ve bazı devletleri Sovyetlerin muhtemel saldırılarından korumak için çeşitli yardımlarda bulunmuştu. Bundan eksik kalmayan Sovyetler ise kendi çeperinde yer alan Doğu Avrupa devletleriyle birlikte Kominform meydana getirmişti. Sovyetlerin hamlesine karşı ABD 1949 yılında Kuzey Atlantik Paktını kurarak cevap vermişti. Dünya, keskin çizgilerle Doğu ve Batı diye iki kutba ayrılmıştı. Türkiye bu durumda Sovyetlerin tehditlerini göz önünde bulundurarak Batı Kutbu’na yanaşmıştı. İkinci Dünya Savaş’ından sonra Türkiye’de başlayan liberalleşme ve demokratikleşme siyasetinin de etkisiyle solun görünür olmasıyla antikomünist politikalar şiddetlenmişti. Komünist düşünce, ezel ve ebed düşman Rus imgesiyle eş değer görülmüştü. Antikomünizm, çok partili hayata geçişten 1960’ların ikinci yarısına kadar anti-Bolşeviklik veya anti-Sovyetçilik olarak da değerlendirilmişti. Antikomünizm, İnönü’nün son Cumhurbaşkanlığı, DP ve ilk koalisyon hükümetleri döneminde devletin resmi politikası olarak da icra edilmişti. Türkiye, 1960’tan itibaren Kıbrıs Meselesi nedeniyle Batı ile yaşadığı krizin sonucunda anti-Sovyetçilik politikasından vazgeçmişti. Ancak, komünizme yönelik olarak alınan önlemler olduğu gibi durmuştu. Komünizmle mücadele edilirken milliyetçilik düşüncesi ön plana çıkmıştı. Ancak milliyetçi düşüncenin tek başına yeterli olmayacağı düşünüldüğü için tali unsur olarak İslamcılık da eklenmişti. Bu nedenle 1946 yılından itibaren kurulan dernekler ve çıkarılan yayınlarda iki düşüncenin iç içe geçişliği görülmektedir. Milliyetçiler, tek parti döneminde dine pek ilgi duymazken Soğuk Savaş başlamasını müteakip dine yönelmelerinin altında yatan en büyük etmen komünizmle mücadele olmuştur. Komünizmle mücadelede aydınların, gazetecilerin ve siyasetçilerin rolü yadsınamaz. Bilhassa komünizmden dönen Aclan Sayılgan’ın 1960’lı yılların başından itibaren çeşitli mecralarda yazdıkları Türk antikomünizmine önemli bilgiler sağlamıştı. After the end of World War II, The United States had begun to make an effort to break down the Soviet influence in Western Europe and in the Middle East. The United States had helped to break down the influence of the Soviets and to protect some states from the possible attacks of the Soviets. The Soviets, which had not lack of that, had created the Cominform together with the Eastern European states. Against the Soviet move, the United States had responded by establishing the North Atlantic Pact in 1949. The world had been divided into two poles as East and West, with sharp lines. In that case Turkey, considering the threat of the Soviet Union, had taken place in the West Pole. Anticommunist politics had aggravated with the impact of liberalization and political democratization in Turkey which began after the World War II, and with the visibility of the Left. Communist thought and intervention in communism had to be legitimized. Communist thought had been regarded as equivalent to the Russian image, which was eternal and swore enemy. Anticommunism had also been regarded as anti- Bolshevism or anti-Soviets from the transition to a multi-party system until the second half of the 1960s. Anticommunism was also the official policy of the state during the last Presidency of Inonu, DP and the first coalition governments’ periods. Due to the Cyprus issue crisis between the West and Turkey since 1960, Turkey had abandoned its anti- Soviets policy. However, the measures taken towards Communism had stopped as they were. When struggling with communism, nationalism thought had come to the forefront. However, as nationalist thought alone had not been considered sufficient, Islamism was added as a secondary element. Therefore, in the associations and publications that had been established after 1946, it had been seen that the intertwined of the two thoughts. While the nationalists had not interested in religion in the single-party period, the main factor behind beginning of their interest on the religion following the Cold War had been the struggle against communism. The role of intellectuals, journalists and politicians in struggling with communism cannot be denied. Especially the articles written in the beginning of the 1960's by Aclan Sayılgan who returned from communism had provided significant information for Turkish anticommunism.