Summary: | Hayvan üslubu çerçevesinde değerlendirilen fantastik yaratıkların Türk sanatı ve kültüründeortaya çıkış kökeni Orta Asya’da göçebe hayatı süren Türklere kadar gitmektedir. Fantastik,efsanevi veya mitolojik gibi çeşitli isimlerle adlandırılan bu yaratıklar eski çağlardan beri farklıkültürlerde hayat buldukları gibi Türk sanatı ve kültüründe de kendine yer bulmuştur. Türksanatının farklı alanlarında ortaya çıkmalarının yanı sıra, Türk çini ve minyatür sanatında daseverek işlenen fantastik yaratıklar, tarihin derinliklerinden gelen bir inanışla onların sihirli,büyülü ve olağanüstü güçlere sahip oldukları düşünülerek insanları düşmanlardan, kötülük vehastalık gibi olumsuzluklardan koruyacağına inanılmaktaydı. Bunlar arasında en çok karşılaşılanörneklerin başında sfenks, ejder, siren-harpi, grifon ve çift başlı kartal gibi örnekler gelmektedir.Gerek minyatürlerde gerekse de çinili eserlerde karşılaşılan bu yaratıklar, kimi zaman yırtıcıgörünüş ve bakışlarıyla portre gibi tasvir edilmiştir. Türk sanatı içinde işlenen bu yaratıklar, esasitibariyle birer süsleme öğesi olarak ön planda oldukları görülse de ait oldukları dönemde yaşayaninsanların inanç ve duygularının dışa vurmuş oldukları da yadsınamaz. Bu yaratıklar diniinanışlara bağlı olarak ortaya çıktığı gibi insanların korku, korunma gibi içgüdüsel duygularınabağlı olarak hayal gücüyle de ortaya çıktığı düşünülmektedir. Sanatın pek çok alanında işlenenfantastik yaratıklar, özellikle Türk çini ve minyatür sanatında benzer şekilde konu edilmeleriaçısından dikkat çekicidir. Türk minyatür sanatında hikâye ve masal gibi edebi konulu elyazmalarında işlenen bu yaratıklar, çini sanatında Anadolu Selçukluları saraylarını süsleyen birerunsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmadaki amaç Türk minyatür sanatında işlenenfantastik yaratıkların Türk çini sanatında işlenen örnekleriyle benzer ve farklı yönlerini çeşitliaçılardan ele almaktır.
|