Summary: | Fatih Çalmaz: “Mekândan Taşan Edebiyat: Yeni TürkEdebiyatında Edebiyat Mahfilleri” (Kapı Yayınları, 2012) başlıklı çalışmanızda,Türkiye’de edebiyatın membaı olmuş mekânları anlatıyorsunuz. Kitabınızı henüzokumamış olanlar için bize birkaç edebiyat mahfilinden bahseder misiniz?Turgay Anar:Öncelikle mahfil kavramını açıklayarak sözlerime başlamalıyım. Arapçadantüreyen mahfil kelimesini Türkçe sözlükler, “Konuşup görüşmek için bir arayagelinen yer, toplantı yeri; toplanmış heyet, meclis; oturulacak yer,görüşülecek yer” şeklinde açıklar. Mahfil kelimesini edebiyat alanınauyarlayarak kullandığımız takdirde, kelimenin anlamı son derece zenginleşir.Edebiyat mahfili, birden fazla edebiyatçının ve “edebiyat muhibbinin” belli birzamanda, belli bir mekânda buluşup öncelikle ve özellikle sanat-edebiyat ileilgili çok çeşitli konularda konuşma ve sohbetler yapması ile ortaya çıkar.Edebiyat, sanat, kültür, siyaset ve daha birçok konu üzerinde görüşalışverişinde bulunan kişiler, sanat ve edebiyatla ilgili konuları öne alarakmahfil mekânını, bir “edebiyat hafızasının mekânı” haline getirir. Edebiyatmahfillerinde bir araya gelenler, aslında devrin önemli edebî kamuoyunda özgünyazar/şair kimliklerini inşa ederler. Edebiyat mahfilleri hem mahfilmüdavimlerini çeşitli şekillerde besler hem de onların çok çeşitli alandayetişmelerini sağlar. Edebiyat mahfillerine devam eden Namık Kemal’den tutun daAhmet Hamdi Tanpınar’a kadar birçok insan, bu tür toplantılardan fazlasıylafaydalanmıştır. İstanbul’da, 1860’lı yıllardan günümüze kadar birçok edebiyatmahfili kurulmuştur. Bunlardan dikkate değer olduğunu düşündüğüm birkaçmahfilin ismini verebilirim: Hersekli Ârif Hükmet’in Evi, Abdurrahman Sami Paşa’nınKonağı, Şair Nigâr Hanım’ın Evi, İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın Konağı,Abdullah Cevdet’in İçtihad Evi, Çiçekçi Kahvesi, İkbal, Küllük Kahvesi, MarmaraKıraathanesi, Lebon, Baylan, Lambo, Degustasyon, Enderun Kitabevi…
|